Vecizeler

Bu kainatta görünen bütün güzellikler öyle bir güzelden geliyorki,bu mütemadiyen değişen ve tazelenen kainat,bütün mevcudatiyle ayinedarlık dilleriyle ,o güzelin cemalini tavsif ve tarif eder

--Varlığın anlamlılık ve amaçlılığı yasası varlığın ilk yasasıdır.

--**Yapan bilir, elbette bilen konuşur.


-- BİR KÖY MUHTARSIZ OLMAZ. BİR İĞNE USTASIZ OLMAZ, SAHİPSİZ OLAMAZ. BİR HARF KATİPSİZ OLAMAZ, BİLİYORSUN. NASIL OLUYOR Kİ: NİHAYET DERECEDE MUNTAZAM ŞU MEMLEKET HAKİMSİZ OLUR?


-- Sivrisineğin gözünü halkeden, güneş'i dahi o halketmiştir.

- Bütün yıldızları elinde tutmayan, birtek zerreye rab olamaz.

--Tabiat ancak bir san'at olabilir, sani(sanatkar) olamaz. bir nakıştır, nakkaş(ustası) olamaz.

bir saatin san'atkarı nasıl saatini çevirir, açar, gösterir, tarif eder. kur'an dahi, elinde kainatı tutmuş, öyle yapıyor.


--Ayakkabının, eldivenin, şapkanın bir amacı olsun da ayağın, elin ve başın bir amacı olmasın mı?

- Bu latif, nazik masnuatı o kuru ağaçlardan ihraç eden kudrete hiç bir şey ağır gelmez.

--Sinek, tavuktan san'atça ileri geçmezse de, geri de kalmaz.


- Herbir bahar, bir tek çiçek gibi, gayet muntazam ve mevzun olarak zeminin yüzüne bir cemil ve celil'in eliyle takılıp koparılıyor, konup kaldırılıyor.

-- Herşeyde bir güzellik ciheti var ve rahmetin bir cilvesi var.

Allah birdir. başka şeylere müracaat edip yorulma!


--Bir elmayı bir adama hakiki rızık olarak vermek, bütün yeryüzünü bütün meyvelerle dolduran o zat verebilir.

-- Kainatı elinde tutamayan, zerreyi halkedemez.

- Ey insan, aklını başına al! hiç mümkün müdür ki, bütün enva-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hacetlerine "lebbeyk!" dedirten zat-ı zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin?


-- Nar ağacı safi bir şarabı((içeceği) hazine-i rahmetten alıp meyvesine yedirir, kendisi çamurlu ve bulanık bir suya kanaat eder.

-- Tesadüf yok, hadisat başıboş gelmiyor, intizamsız değillerdir.

senin hanen hükmünde bulunan cesedin bile emanettir.

evet bir kavun çekirdeğini halk eden zat, bilbedahe kavunu halk edendir; ondan başkası olamaz.


-- Yahu, bu sineğe bak. gayet küçücük zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler süpürür. her işini görür. sen de laakal onun kadar vücuduna hizmet etmelisin

--(toprak) , hadsiz bir rahmetin perdesidir ve içine giren hiçbir şey başı boş kalmıyor.

-- Ey insan! insan isen, şu güzel işlere tabiatı, tesadüfü, abesiyeti, dal karıştırma; çirkin etme, çirkin yapma, çirkin olma.

-- Allah'ın hesabına kainata bakan adam her ne müşahede ederse ilimdir. eğer gafletle esbab hesabına bakarsa, ilim zannettiği şey de cehil olur.

-- Nihayetsiz hacat-ı insaniyeyi ihsan edecek, ancak nihayetsiz bir kudret ve muhit bir ilim sahibi olabilir. öyle ise, mabudiyete layık yalnız odur.

(Allah) , hem hakim'dir, hem rahim'dir. mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir.

-- ŞU MİSAFİRHANE-İ DÜNYADA NAZARI HİKMETLE BAKSAN; HİÇBİR ŞEYİ, NİZAMSIZ, GAYESİZ GÖREMEZSİN. NASIL SEN NİZAMSIZ, GAYESİZ KALABİLİRSİN?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder